IQNA

Müslüman ülkelerin zayıflığının İslam ile bağlantısı var mıdır?

17:46 - April 19, 2023
Haber kodu: 3480005
Birçoklarının sorduğu ve akıllara gelen sorulardan biri İslam ülkelerindeki geri kalmışlığın İslam ile irtibatının olup olmamasıdır. Bu soru büyük filozof rahmetli Allame Tabatabai'ye de sorulmuştu. Allame Tabatabai bu konudaki en az ve öz açıklamayı yapmıştı.

Batılılar İslam'ın, modern teknolojik uygarlığı yakalayamayan, çiftçi ve göçebe kesimler gibi sadece sade halk kesimi için bir din olduğuna inanmaktadır. Nitekim gördüğümüz gibi Müslüman ülkelerden bir tanesi dahi kalkınmış ve gelişmiş ülkeler arasında yer almamaktadır. Bunun delili nedir? Eğitimli kesimin kabul edebileceği ve bilimle uyuşabilecek bir şekilde İslam kanunlarını güncelleştirme veya değiştirmenin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

Allâme Tabatabai: İslam ülkelerinin uygar ve kalkınmış ülkeler arasında yer almadığı şüphesizdir. Ama İslam ülkesi adını taşıyan ülkelerden hangisinde İslam kanunlarının uygulandığına bakmak gerek. İslam'ın sadece adından başka bunlar İslam'dan ne almıştır? Bu ülkelerdeki halkın bir kısmının namaz, oruç ve hac gibi birtakım İslami ibadetleri eskiden kalmış bir adet ve gelenek şeklinde yapmaları dışında İslam'ın ferdi, toplumsal, cezai ve hukuki kanunlarından hangisini uygulamaktadırlar? Hal böyleyken İslam ülkelerinin sapmasının sorumluluğunu İslam'a yüklemek gülünç değil midir?

Şöyle söylenebilir: Eğer İslam uygar bir din ise ve kanunları da toplumu ıslah etmeye ve yönetme kabiliyetine sahip ise toplumda kendisi için bir yer açardı, terk edilmezdi! Burada şu soru akla gelmektedir: Eğer toplumda gelişmenin olmayışı İslam kanunlarının geri kalmışlığını gösteriyorsa, bu ülkelerde yarım asırdan fazla kabul edilmiş olan Batının uygar ve demokratik rejimi neden kendisi için bir yer açmamıştır? Bu ülkelerin kalkınmasında neden en küçük bir rol oynamamış ve gösterişte bulunmaktan başka bir şey yapmamıştır?

Bu "insancıl rejim" (demokrasi) uzun yıllar boyunca (insaniyetin beşiğinde) kendisi için yer açmasına ve toplumun damarlarında akmasına rağmen neden komünizmi etkisiz hale getiremedi? Öyle ki yarım asırlık bir zaman ve az bir süre içerisinde komünizm, dünyanın yaklaşık olarak yarısını etkisi altına aldı. Hatta Avrupa ve Amerika'nın kalbine sızdı. Her gün bu "uygar insanların" (Batılılar) elinden yeni bir mevziiyi almaktadır. Bunu gerekçe gösterip komünist rejim ve kanunlarının uygar, demokrasi rejimi ve kanunlarının da geri kalmış ve bedevilerin düzeni olduğu söylenebilir mi? Bütün bunların yanı sıra, sapma ve geri kalma, İslam'ın sorumlu tutulacağı sadece İslam ülkelerine ait bir durum değildir. Aksine içlerinde Brahmanizm ve Budizm'den Hristiyanlık ve İslam'a kadar bütün dinlerin bulunduğu Asya ve Afrika ülkeleri de bu utanç verici durumdadırlar. Büyük servetlere sahip olan Asya ve Afrika Kitası'nın günahı, Batı karşısında yer almaları ve onların tükenmek bilmeyen iştahlarına muhat kalmalarıdır. Bu iki zengin kita, Batı sanayisinin yer altı ve yer üstü hammaddelerinin ambarı, Batı fabrikalarının tükenmek bilmeyen mahsullerinin pazarı ve Batı'nın sorgu ve sualsiz kölelerinin merkezi olduğu sürece, asla uygar kalkınmış ülkeler (Batı ülkeleri) arasında yer almayacaktır. O bölgelerde yaşayan Müslüman veya Müslüman olmayan halklar kendi efendilerinin yaşam düzeylerine ulaşamayacaktır...
Nitekim bu güne kadar gördüğümüz gibi bir gün "sömürge", bir gün "sahiplenme", bir gün "ortak menfaat" ve bir gün de "ekonomik yardımlar" adı altında bizi sömüreceklerdir.

Eğitimli kesimin kabul edebileceği ve bilim ile uyuşabilecek bir şekilde İslam'ın güncelleştirilmesinin ve değiştirilmesinin mümkün olup olmadığına dair sorulan soruya gelince, Kur'an ve sünnetin içerdiği İslami öğretiler, belirtilen kaynakların açık buyruğuyla değiştirilemez ve yoruma tabi tutulamaz. Hakeza İslam hak bir din olması itibariyle eğitimli okumuş kesim tarafından kabul edilme ihtiyacı duymaz. Bizzat belirtilen kesimin, doğru ve gerçekçi bir bakış açısına ihtiyacı vardır.

Yüce Allah şöyle buruyor.

ولا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيْ...

"Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirlerinden ayrılmıştır."

captcha