IQNA

Araştırmacı yazar Meryem Karanlık Uruş:

En üstün kadın: Meryem ul-Kubra Hz. Fatıma

10:43 - January 18, 2023
Haber kodu: 3478978
Alemlere rahmet olan efendimiz, Hz. Meryem'i kendi döneminin, kızı Fatıma'yı ise gelmiş geçmiş tüm dünya ve ahiret kadınlarının efendisi olarak tanıtıyor.

En üstün kadın: Meryem ul-Kubra Hz. FatımaNebiler bizleri zulmetin zifiri karanlığından koparıp nura ulaşmamızı sağlayan hidayet meşaleleridir. Bütün müminler, Allah'ın elçileri olan tüm peygamberlere iman etmelidir, onların nübüvvetlerine iman etmek dinimizin esaslarındandır.

Bu hususta onlar arasında fark yoktur:“Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayrım yapmayız.”(1)

Ancak bunların hepsi peygamber olmasına rağmen üstünlük ve derece bakımından bir kısmı bir kısmından daha faziletlidir: "İşte peygamberler! Biz onların bazısını bazısına üstün kıldık."(2)

Merhum Ayetullah Misbah Yezdi nübüvvet konusunu açıklarken bu konuya değinmiştir :"Bütün peygamberler Nübüvvet makamına sahiptir. Ancak risalet makamı sadece 313 peygambere mahsustur. Tabii ki derece bakımından resûller nebilerden daha üstündürler. Resûllerin bile derecesi aynı değildir; bazıları imamet makamıyla şereflenmiştir."

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:"Cenab-ı Hak, İslam Peygamberi'nden daha üstün bir peygamber göndermemiştir."(3)

Örneğin; Miraç'ta sidretü’l-müntehaya varıldığında Hz. Cebrail'in izni olmadığı için Peygamber'imizi yalnız bırakmak zorunda kaldığı yerden sonra, Hz. Muhammed (saa) o güne kadar hiçbir peygamberin ulaşamadığı makama ulaşmış, ilahi sırlara vakıf olmuştur. Efendimiz seçilmişlerin en faziletlisi en kıymetlisidir.

Bu müfid ve makul kıyaslama yücelerin, masumların, nebilerin arasında hepsinin kıymetini bilmekle beraber en yüceyi tanımamız, ondan gerektiği gibi faydalanmamız ve değerini kavramamız içindir. Peygamberimiz, (saa) kızı Fatıma (sa) için de benzer mukayesede bulunmuştur: "Ey Ali! İki cihanın en üstün kadınları; İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice, kızım Fatıma, Mezahim'in kızı Firavun'un eşi Asiye'dir. Fakat bunların arasında kızım Fatıma (as) bu dört kadının en hayırlısı, en üstünü olarak tanıtılmıştır." (4)

Bu miyanda Kuran'da Seyyidetu Nisai’l Alemin olarak tanıtılan Hz. Meryem ve Hz. Fatıma kıyaslamasıyla, Resulullah'ın biricik kızının makamının yüceliği anlaşılacaktır. Çünkü Hz. Meryem'in üstünlüğüne, irfani boyutuna Kuran ayetlerinde şahit oluyoruz. O Muhaddese'dir, Tahire'dir, Masume'dir. Fatıma'yı (sa) da ancak böyle bir hanımefendiyle kıyaslayabiliriz. Bu mukayese Hz. Meryem'i küçültmez, makamını düşürmez. Bilakis Hz. Fatıma'yla kıyaslanabilmek her insan için şereftir ve o kişinin ne kadar üstün olduğunu göstermektedir. Hz. Zehra ile aynı teraziye konulmak herkesin harcı değildir! Asıl vurgulanan konu, bu kadar değerli, faziletli Meryem'in karşısında öyle biri var ki ondan çok daha üstün; yaratılanların en şereflisinin en azizi, en sevdiği ve meleklerin gözbebeği!

"Melekler şöyle demişti: Ey Meryem! Allah seni seçip temizledi. Dünyaların kadınlarından seni üstün tuttu."(5)

Ayet Hz. Meryem'i dünya kadınlarının en üstünü diye tanıtıyor. Vahiy doğrultusunda ilahi emirle konuşan Peygamberimiz(saa) ise defalarca ashabına "Kızım Fatıma (sa) alemlerin hanımefendisidir" diye buyurmuştu. Binaenaleyh müfessirlerin, hakkı öğrenmek isteyenlerin zihnini "Hangisi daha üstün?" sorusu meşgul ediyordu.

Mufazzal dedi ki:" İmam Sadık'tan (a.s) Allah Resulü'nün (saa) Hz. Fatıma hakkındaki "Mutlaka o dünya kadınlarının en hayırlısıdır, üstünüdür" sözünü bana açıklamasını istedim.  Buyurdu ki: "Hz. Meryem kendi zamanının kadınlarının en üstünüydü ama Hz. Fatıma (sa) baştan sona tüm dünyadaki kadınların en üstünü ve efendisidir." (6)

Alemlere  rahmet olan  efendimiz, Hz.Meryem'i kendi döneminin, kızı Fatıma'yı ise gelmiş geçmiş tüm dünya ve ahiret kadınlarının efendisi olarak tanıtıyor.

Neden mi? Hz. Meryem'in ayetler ve hadisler ışığında zikredilen meziyetleri ve özellikleri var. Bu vasıfların daha üstün versiyonuna Hz. Fatıma'nın (sa) 18 yıllık kısa hayatında şahit oluyoruz:

 

Hz. Meryem'in kefili, eğitmeni, hamisi, yol gösterecisi Allah nebisi Hz. Zekeriyya idi. Hz. Meryem kimi zaman sahip olduğu faziletlerle Hz. Zekeriyya'ya örnek olarak onu şaşırtıyordu. "Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulundu.M

" eryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir."(7).

 

Hz. Fatime'nin (sa) eğitmeni, öğretmeni ise hayatının her döneminde yanında olarak onu ilme doyuran, mahlukatın içinde en üstün, en alim olan babası Resullullah'tı. İmam Sadık (as) buyuruyor :" Annem Fatıma'nın ilmi çoktu, beşeri ilimlerin hiçbirine ihtiyacı yoktu. Çünkü onun muallimi , İslam'ın ilk öğretmeniydi ve son peygamberdi. Allah onu kamil din ve ilahi kitapla dünyaya göndermiştir." Şevkle ilmi talep etmesi, kusursuz takipçi olması hasebiyle Resullah'a en çok benzeyen de o idi.

İlam'da ehemmiyet verilen ve hatta çocuğun anne babaya karşı sahip olduğu haklardan biri  çocuğa güzel isim seçme meselesidir.

Hz. Meryem'in  (sa) ismini annesi  koymuştur." ...Ona Meryem adını verdim..." (8)

Meryem yani; çokça ibadet eden, dindar kadın, madebin hiçmetçisi demektir.

Hz. Fatıma (sa) bizzat Cenab-ı Allah tarafından isimlendirilmiştir.

Peygamber (saa), kızına şöyle buyurdu: "Ey Fatıma, Allah sana kendi isimlerinden türeyen bir isim verdi. O Fatır'dır ve sen de Fatıma'sın."(9)

Hz. İmam Bakır (as) buyuruyor: "Fatıma(sa) dünyaya geldiği vakit, Allah Peygamber'e kızının adını Fatıma koyması için vahyetti." (10)

 

Hatib el-Bağdadi, İbni Kesir el-Dımeşki gibi Ehli sünnet'in meşhur alimlerinin kitaplarında Hz. Fatıma'nın isimlendirilmesinin vahiyle olduğunu zikredilmiştir.

 

Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.” (11)

Bu ayetin tefsiri için nakledilen rivayette İmam Sadık (as) şöyle buyurmuştur:  “Cenab-ı Hak, İmran'a , sana mükemmel bir oğul vereceğini vahyetti. Doğuştan körlere ve cüzzamlılara şifa veren, Allah'ın izniyle ölüleri dirilten ve İsrailoğullarına elçi kıldığım mübarek oğul.  İmran bu hikâyeyi eşi Henna ile paylaştı, Henna Meryem'in annesidir, Meryem'e hamile kalır kalmaz kendi kendine bir erkek çocuk doğuracağını zannedipte bir kız çocuğu doğurunca da şöyle demiştir: "Rabbim! Ben bir kız çocuğu doğurdum, erkeğin kıza benzemediği de aşikardır ve kız peygamber olmaz. Cenâb-ı Hak cevabında: "Henna'nın neyi doğurduğunu en iyi Allah bilir" buyuruyor ve bundan sonra Hz.İsa'yı Meryem'e verdi, İmran'a müjdelenen çocuğun İsa olduğu ortaya çıktı."(12)

 

Hz. Meryem'in doğumu oğlu Hz. İsa vasıtasıyla müjdelenmiştir. O, İsrailoğullarının yıllardır beklediği kurtarıcının annesi olmuştur.

Hz. Fatıma'nın (sa) dünyaya gelişi ise vasıtayla, dolaylı yoldan değil, direkt müjdelenmiştir. Çünkü, cahiliğe tabularını yıkacak, yaşantısı ve yükseldiği makamla hemcinslerine değer kazandıracak, babasının annesi, İmam Ali'nin dengi, masum imamların annesi olacak olan kurtarıcı, yol gösterici bizzat kendisiydi. Fatihası okunan halkları, ölmüş ruhları direlten, canlandıran taze nefesti. Fatıma'nın gelişi tüm güzelliklerin, iyiliklerin insan kılığındaki tecessümü demekti.

Bundan daha büyük müjde olabilir miydi!?

Hz. Fatıma (sa) doğmadan önce Allah, onun doğumunu Peygamberimize müjdelemiş ve şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed! Şüphesiz Allahu Teala, sana Hatice binti Hüveylid'den doğacak olan Fatıma'yı müjdeliyor..."(13)

 

Resulullah'ın (saa) gündüzleri oruç ve geceleri namazla geçirdiği 40 günün ardından, cennet meyvesini yemesiyle biricik kızının nütfesi oluşmuştur. Yüce Allah, en değerlisi olan peygamberini bile ilahi program eşliğinde, onun dünyaya gelişi için hazırlıyordum!

 

Hz. Fatıma (sa) dünyaya geleceği vakit Kureyşli kadınlar Hz. Hatice'ye “Bizi dinlemedin ve malı olmayan Ebu Talib'in yetimiyle evlendin, şimdi biz de sana yardım etmeyeceğiz.” dediler. Zor anında yalnız ve çaresiz kalan Hatice (sa) , Allah tarafından gaybi yardımla desteklendi. 4 cennetlik kadın ilahi emir ve mucizeyle ona yardım ederek Hz. Fatıma'yı karşılamaya gelmişlerdi. Alemlerin hanımefendisi dünyaya gelirken onu karşılama şerefine ve iftiharına nail olan cennetlik kadınlardan biri ise Hz. Meryem'di.

 

İnsanlık tarihinde Hz. Meryem dahil hiçbir kadına nasip olmayan mushaf Hz. Fatıma'ya aittir. Allah,  Resulullah'ın vefatından sonra Hz. Fatıma'yı teselli etmesi için bir meleği görevlendirmişti. Bazı rivayetlerde bu meleğin Cebrail olduğu geçmektedir. İmam Sadık (as) buyurmuştur:“Resulullah vefat ettiğinde Fatımat uz-Zehra, babasının vefatına o kadar üzüldü ki, onun kederinin şiddetini ancak Allah bilirdi. Bu nedenle Allah, onu teselli etmek ve üzüntüsünü gidermek için bir melek gönderdi. Fatıma bu konuyu Ali'ye haber verdi ve o da bütün bu sözleri yazdı ve Fatıma'nın kitabı bu şekilde derlendi. "(14)

Hem Hz. Meryem'e hem Hz. Fatıma'ya kulluklarının, ihlaslarının, imanlarının mükafatı olarak zaman zaman cennetten ikramlar geliyordu. Lakin Fatıma'nın Mushafı ilmi nimetti. Gaybi  ilimleri içinde barındıran birebir melek vasıtasıyla Hz. Fatıma'ya aktarılan, hüzünlü kalbini teselli eden manevi nimetti. Böyle bir nimet maddi nimetle karşılaştırılmayacak kadar değerlidir, kalıcıdır, onarıcıdır. Bahşedilen bu ilmi, manevi mükafat (mushaf), Hz. Fatıma'nın şahsına münhasır özelliklerindendir.

İffet ve haya abidesi Hz. Meryem yalnızca Hz. İsa'yı doğurdu. Ama Allah Resulü'nün Hz. İbrahim' e dayanan mübarek soyu, Hz. Fatıma vasıtasıyla tertemiz imamların dünyaya gelişleriyle daha bereketli şekilde devam etmiştir. Ebter sıfatını bu ihtişamlı soydan uzaklaştırmış, tarihin görüp görebileceği en üstün soyun bekası Hz. Fatıma'nın vasıtayla gerçekleşmiştir. Nübüvvet ve imamet arasındaki sağlam köprüdür. Nübüvvet evinde aldığı, öğrendiği her şeyi eksiksiz olarak imamet evine aktarmıştır. Böylelikle masum imamlar için bile örnek teşkil etmektedir.

Onun dengi ancak aynı nurdan yaratıldığı  babası, eşi ve 11 masum evladı olabilir.

Zikredilen birkaç örnek ve kıyasla bile Hz. Zehra'nın ne denli yüce şahsiyet olduğunu anlıyoruz. Ama günümüzde bazı kesimler, Hz. Fatıma'nın asıl faziletinin Peygamberimizin kızı olduğu ve mûmine bir kadın olmasıyla beraber asrı saadette onun gibi imanlı birçok kadının bulunduğunu söylüyorlar. Zehrayi Merziye'yi bir kaç basit cümleyle  tanıtmak, hakkı olduğu gibi aktarmamak ona ve tüm müslümanlara yapılan en büyük cefalardandır. Bilhassa halk üzerinde sorumluluk sahibi olan kişilerin bu tarz söylemleri ve görüşleri insanları bir masumu tanımaktan uzaklaştırmakta ve  ondan mahrum kalmalarına sebep olmaktadır. Ve vebali büyüktür!

Evet, Hz. Fatıma Resulullah'ın (saa) kızıydı, Emirul müminin Ali'nin (as) eşiydi, Hasaneyn'in annesiydi. Bu sayılan özellikler onun iftihar edeceği hususlardır. Lakin, bu özelliklere sahip olmasaydı bile sahip olduğu iman, fazilet ve salih amelleriyle yine de Resulullah'ın (saa) daima övüp, yücelttiği  ve Seyyidetu Nisai'l-Alemin olarak tanıtacağı üstün şahsiyet olacaktı. Yine de "Fatıma'nın rızası Allah'ın rızasıdır, Fatıma'nın gazabı Allah'ın gazabıdır" diye buyuracaktı. Haşa, vahiy doğrultusunda konuşan Peygamberimiz akrabacılık yapacak bir şahsiyet değildir. O daima hakkı söylemiştir. Fatıma'yı olduğu gibi, hakkettiği şekilde tanıtmıştır.

Fatıma'yı tanımak, sevmek ve örnek almak tüm müslümanlara vaciptir. Allah bu vecibeleri hakkıyla yerine getirmeyi cümlemize nasip etsin.

 

1. Bakara /285

2-(Bakara/253)
3-Bihar-ul Envar c.11 s.60
4-Bihar-ul Envar c. 43 s.36
5-(Ali İmran/42)
6-Meani ul-Ahbar s. 107
7-Ali İmran 37
8-Ali İmran 36
9-Bihar ul-Envar c. 43 s. 15
10-İlelu'ş Şerâyi s.179
11-Ali İmran/35
12-El-mizan tefsiri c.3, s. 286
13-Bihar ul-envar c. 8, s. 151/ Furat Kufii Tefsiri s. 211
14-Usulu Kafi c.1, s. 238

captcha