IQNA

Araştırmacı Zeynep Erkut:

Kara propaganda ve Hz. Zeynep

21:56 - December 01, 2022
۲
Haber kodu: 3478438
Hz. Zeynep’in bu savaşta başarılı olmasındaki etken O’nun böylesi bir kara propaganda ortamında basiretli tebligatı ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesidir.

Kara propaganda ve Hz. ZeynepHz. Zeynep'in doğum günü münasebetiyle IQNA Haber Ajansı için yazı kaleme alan araştırmacı yazar Zeynep Erkut dünden bugüne süregelen propaganda savaşlarına dikkat çekti. İşte yazının tam metni: 

Bismillahirrahmanirrahim

“Neyin sırrı neyneva’da kalırdı eğer Zeynep olmasaydı
Kerbela Kerbela’da kalırdı eğer Zeynep olmasaydı “

Hz. Zeynep’in (sa) adı her anıldığında bu hakikat vurgulanır. Çünkü Kerbela mesajını çağlar ötesine taşıyandır Zeynep…

Ama Hz Zeynep’in şahsiyetiyle ilgili yazılan eserler, söylenen sözler, makaleler, şiirler genelde onun örnek ve olgu olma noktasına işaret edilirken bu özelliği genelde çok önplanda tutulmuyor: Oysa günümüz dünyasında İslam dünyanın en büyük eksikliği, yumuşak savaş olarak da adlandırılan propaganda savaşında düşmanın hamleleriyle mücadele edebilecek donanıma sahip bireylerin yetersizliğidir. Teknolojinin ilerlemesiyle yöntemler değilmiş olsa bile tarih boyunca propaganda savaşlarının amaçları ve etkileri hep aynı olmuştur. Peygamber efendimizin vefatından sonra İslam toplumunu esir alan bu yumuşak savaş, lobi faaliyetleri, propaganda savaşı adını ne olarak koyarsak koyalım, Hz. Ali’nin (a.s.) İmameti döneminde zirve yapmış ve batıl cephesinin elindeki en etkili yöntem olmuştur.
Propaganda savaşında kullanılan yöntemlerde birkaç başlık öne çıkar, bunlar:

-Yalan haberler  yaymak
-Şahsiyet terörü (iyi insanları kötü göstermek)
-Liyakati olmayan insanların kutsal gösterilmesi
-Batılın güçlü, muzaffer ve yenilmez gösterilmesi
-Hak cephesinin güçsüz, yenilmiş ve sayı azlığından dolayı kaybetmeye mahkum lanse edilmesi ve böylece insanlara umutsuz aşılayıp, mecburi olarak batıla teslim olunmasını sağlamak.

Hz. Ali zamanında zirve yapan bu çalışmalar İslam toplumunda öyle büyük bir etki yaptı ki, Peygamber evlatları ümmetin gözü önünde katledilirken, kimse ses çıkarmadı. Beyinler yıkanmış, toplum umutsuzluk ve korku pompalanması sonucu duyarsızlaşmış ve bir kesim de batılın aldatıcı reklamlarına kanıp, zahiri güçten yana tavır takınmışlardı.

Kerbela olayından sonra gelişen olayları incelediğimizde Hz. Zeynep(as)’in bu savaşı nasıl basiretli bir şekilde yönetip, düşmanın hamlelerini etkisiz kıldığına şahit oluyoruz.

Bir olayı nakletmek, hangi mesajları olduğunu, hedefinin ne olduğunu anlatmak çok zor bir şey değildir. Bu ortalama bir bilgi ile de başarılı bir şekilde yerine getirilebilecek bir görevdir. Ama bir olayın içinde olup, hele bu olay Kerbela olayı gibi tarihte benzeri olmayan bir trajedi ise bunu aktarabilmek çok güçlü bir ruhiye, iman, basiret ve bilinç gerektirir. Hele bir kadın için, ki tepeden tırnağa duygusal bir varlık, kırılgan ve hassas bir yapısı olan kadın için…

Üstelik öyle bir kadın ki kardeşleri, çocukları, yeğenleri gözlerinin önünde katledilmiş ve kendisi esir edilmiş. Zahiri manada yenilmiş. Düşmanın elinde büyük bir silah var; saraya bağlı muhbirlerin yaydığı haberler, Hüseyin baş kaldırdı, isyan etti, savaşta yenildi, ailesi esir edildi, Yezid’in güçlü ordusu kazandı. Bu bilgi bombardımanı altında kimse hakikatin ne olduğunu sorgulama derdinde değil kimi zafer sarhoşluğuyla kutlama yaparken kimi de devletin gücünün ne kadar büyük olduğunu görüp, korku ve umutsuzluk içinde sessizce köşesine çekilmiş durumda. İşte Hz. Zeynep böyle bir ortamda ve bu şartlarda hakkın sesi olmuştu. Rüzgar tersinden esmiş ve Hz. Zeynep’in her gittiği yerde artık hükümetin yaptığı haksızlıklar konuşulmaya başlamıştı.

Hz. Zeynep’in bu savaşta başarılı olmasındaki etken O’nun böylesi bir kara propaganda ortamında basiretli tebligatı ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesidir.

Günümüzde İslam dünyası, karşı karşıya kaldığı bu yumuşak savaşta, düşmanın hamlelerine karşı koyabilmek ve etkisiz kılabilmek için Hz. Zeynep’in kirli propaganda karşısında ortaya koyduğu savunma stratejisini uygulamalıdır. Düşünceleri, duyguları, hak-batıl, doğru-yanlış algısını medyanın,(özellikle de sosyal medyanın) belirlediği bu çağda, bu alanın boş bırakılmaması, ama bunu yaparken de değerlerin aşındırılmadan yapılması gerekiyor. Bu da Hz. Zeynep’in metodunu anlayarak mümkün olur ancak. Hz. Zeynep’in metodunda dikkat çeken birkaç nokta var, onları şöyle sıralayabiliriz:

-Asla umutsuzluğa kapılmamak ve zafere olan inancı aşılamak: “Aşura günü, kervan hareket edeceği sırada İmam Seccad’ın (a.s.) çok ağladığını görüp bunun sebebini sorunca İmam (as): “Halacım, düşman kendi cenazelerini toprağa verdi ama peygamber evlatları kumlar üstünde kaldı, bu ağır geliyor” diyor. Hz. Zeynep “Kardeşimin oğlu üzülme, ben babamdan ve annemden duydum ki, burası müminlerin ziyaret yeri olacak, akın akın buraya gelecek bizi sevenler” diyerek İmam’a teselli veriyor.

-Sürekli Allah’la irtibat halinde olmak:

İnsanın Allah’a tevekkülü, teslimiyeti ve inancı ne kadar büyük olursa zorluklar karşısında dayanma gücü de o oranda büyük olur. Hz. Zeynep’in o meşhur “Biz güzellikten başka birşey görmedik” sözü o hazretin Allah ile olan irtibatının ne kadar güçlü olduğunun göstergesi. Ve o günlerin en zor şartlarında bile gece namazını terk etmemesi, Allah’a olan aşkının ve ibadetlerden aldığı lezzetin boyutunu ortaya koyuyor. Bu aşk ve maneviyat insanı güçlü kılan en önemli faktördür.

-İslami düstûrlara riayet etmek konusunda hassasiyet: İnsan inandığı değerleri her şartta korumalı ve onun emirlerini her şartta yerine getirmelidir. Bunda ihmalkâr davranan başarıya ulaşamaz. Hz. Zeynep o zor şartlarda İslami emirleri uygulamak konusunda hiçbir şekilde taviz vermemiştir. Çocukların onca açlık ve susuzluğuna rağmen, halkın onlara yiyecek vermek istediklerini gördüğünde “Peygamber ailesine sadaka haramdır” diyerek buna engel olmuştur. Yezid’in sarayına götürüldüğünde Yezide hitaben söylediği “Senin kadınların perde arkasında otururken, Peygamber kızlarının namahremlerin önüne çıkarılması adalete sığar mı?” diye feryat etmesi dinin emri olan tesettüre ne kadar hassas olduğunun göstergesidir.

-Zalim karşısında şecaatli olmak: Ben-i Ümeyye’nin zulmü karşısında kimsenin ses çıkarmadığı ve boyun eğildiği bir ortamda, o Yezid’in sarayında, Yezid’e hitaben “Ey azat edilen kölelerin oğlu” diyerek, korku duvarları ile saygı duyulan Ümeyye ailesinin değersizliğini yüzüne haykırmıştır.

Propaganda savaşları ile toplumların şekillendirildiği günümüzde, Zeynebî misyonla hareket edilerek başarıya ulaşılır. Düşmanın bütün propagandalarına rağmen, İslam toplumunu umutsuzluğun esir almasına izin vermeden, kulluk bilinciyle manevi donanımlara sahip ve İslami hassasiyetlerden taviz vermeden, cesurca, zafer ve kurtuluşun inanların olacağına dair bir yakinle başarıya ulaşılabilir…

Yayınlanmış: 2
Lütfen bekleyiniz.: 0
Yayınlanamaz: 0
Hatice Beyza BULUT
0
0
Hep böyle yazın hocam,kaleminize sağlık
Yanıtlar
Zeynep Erkut
Çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun
captcha